Anayasa’nın 20. maddesinde özel hayatın gizliliği hükmü düzenlenmiştir. Burada vatandaş, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Aynı zamanda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Anayasa tarafından verilen bu hakkı korumak amacıyla yaptırımlar getirmiştir. TCK md. 134 bu yaptırımları düzenlemiştir.
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda kişi, insanların gizli yaşam alanlarına girerek, başkalarının görmesinin mümkün olmadığı bir yaşam olayını görmesi veya kaydetmesi fiilinden cezalandırılmaktadır. Başkasının özel hayatına müdahale ettiğini bilen ve bunu isteyerek yapan kişi açısından bu suç oluşmuştur.
Özel hayatın gizliliği suçu ile özel hayatın yalnızca gizli alanı korunmak istenmiştir. Toplumun diğer insanlarla aynı alanlarda yapılan faaliyetler özel hayatın gizliliği kapsamına girmemektedir. Özel hayatın gizliliği, kişisel faaliyetlerin toplumda bulunan diğer insanlar tarafından bilinmesinin istenmediği noktasında ortaya çıkmaktadır. Yargıtay, özel hayatı ihlal edilen bireyin, özel hayat kapsamında değerlendirilecek faaliyetinin herkes tarafından bilinmesini isteyip istememesini bu suçun oluşmasında kriter olarak değerlendirmektedir.
Yan taraftaki komşusunun müstakil evinin bahçesinde sık sık mangal yakmasından dolayı ortaya çıkan duman ve koku nedeniyle rahatsız olan sanığın uyarılarına rağmen katılanın eylemlerine devam etmesi üzerine katılanın akşam vakti evinin bahçesinde mangal yaktığı ana ilişkin görüntüleri el kamerası ile video olarak kaydedip mağduriyetinin giderilmesi istemiyle Belediye Başkanlığı'na verdiği dilekçeye eklediği olayda; sanığın eyleminin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması sebebiyle sanık hakkında beraat kararı verilmesi isabetli görülmüştür. ( Yargıtay 12. Ceza Dairesi E:2019/970 K:2020/217)