Kara Para Aklama Nedir?
Suçtan kaynaklanan mal varlığını değerlerinin aklanması suçu olarak Türk Ceza Kanunu’nda yer almaktadır. Suçtan kaynaklanan mal varlığını değerlerinin aklanması suçu, yani eski adıyla kara para aklama suçu, öncül bir suçun söz konusu olduğu hallerde karşımıza çıkmaktadır. Bir suç işlenmiş ve bu suç sonucunda bir ekonomik değer elde edilmiş olması gerekmektedir. Bu ekonomik değerin yasadışı nitelikte olmaktan çıkarılıp yasal görünüm kazandırılması sonucu bu suç oluşur. Tüm ağır suçlar öncül suç olarak kabul edilir.
Kara Para Aklama Aşamaları Nelerdir?
Kara para aklama üç aşamadan oluşmaktadır. İlk aşama, suçtan elde edilen gelirin finansal sisteme sokulmasıdır. Yerleştirme aşaması adı verilen bu aşamada daha çok bankalar kullanılmaktadır. İkinci aşama ise ayrıştırma aşamasıdır. Bu aşamada amaç, parayı yasadışı kaynağından uzaklaştırmak böylece paranın izinin sürülmesini ve yakalanmasını engellemektir. Son aşama ise bütünleştirme aşamasıdır. Bütünleştirme aşamasında yasadışı kaynağı ile bağlantısı koparılan para yasal işlemlerle ülkeye sokulur. Bu şekilde para aklanmış olur.
Kara Para Aklama Yöntemleri Nelerdir?
Aklama yöntemleri ülkeden ülkeye, finansal sistemlerde kullanılan araçların çeşitliliğine bağlı olarak değişmektedir. Ancak en çok kullanılan aklama yöntemleri şunlardır;
• Fonların fiziken ülke dışına kaçırılması,
• Paravan (Kağıt üstündeki) ya da hayali şirketler veya nakit para kullanılan işyerlerinin işletilmesi,
• Döviz Büroları,
• Kumarhane ve Gazinolar,
• Sahte fatura
• Alternatif havale sistemleri
• İnternet bankacılığı ve elektronik para.
Kara Para Aklanmasının Önlenmesi İçin Düzenlenen Ulusal Mevzuat
1) 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun
Kanunda kara para aklanmasının cezası hakkında düzenleme yapılmamıştır. Yükümlü kişiler belirtilmiş ve bu kişilerin kara para aklanması işleminde rol alması veya bu suçu bildirmemesi durumunda uygulanacak yaptırımlar gösterilmiştir. Yükümlüler, işleme konu malvarlığının yasa dışı yollardan elde edildiğine dair şüpheli bir hususun bulunması halinde bu işlemleri MASAK’a bildirmek zorundadır.
2) 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun
Aklama suçunun önlenmesine dair tedbirler bütünü olan yükümlülükler ile bu yükümlülüklere tabi olan yükümlüler bu düzenleme ile getirilmiştir. Daha sonrasında Kanun mülga edilerek yerine 5549 sayılı Kanun gelmiştir.
3) Türk Ceza Kanunu
Türk Ceza Kanunu’nun 228. maddesinde düzenlenmiş olan suçtan kaynaklanan mal değerlerinin aklanması suçu 4208 sayılı Kanun’da gösterilen suçu yeniden düzenlemiştir. Kanun alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurt dışına çıkaran veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tâbi tutan kişiyi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacağını vurgulamıştır.
4) Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik
Bu Yönetmelik hazırlanırken bilişim alanındaki gelişmeler, finansal araçlardaki çeşitlenmeler, finansal faaliyetlerin hızlı, karmaşık ve sınır tanımayan bir boyut kazanması hususları göz önünde bulundurulmuştur ve Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılamak ve aynı zamanda mevzuatı uluslararası standartlarla uyumlu hale getirmek amaçlanmıştır.
Yönetmelikte yer alan temel tedbirler, başta finansal kuruluşlar olmak üzere yükümlülerin iş ilişkisi içinde oldukları müşterilerini tanımalarını, aklama ve terörün finansmanı ile ilgili olarak karşılaştıkları şüpheli işlemleri MASAK'a bildirmelerini, ilgili bilgi ve belgeler ile kayıtları muhafaza ve yetkili birimlerce istenildiğinde ibraz etmelerini içermektedir.
Kara Para Aklanmasının Önlenmesi İçin Düzenlenen Uluslararası Mevzuat
Mali Eylem Görev Grubu
1) FATF Tavsiyeleri
FATF, 1989 yılında G-7 ülkeleri tarafından kara para aklamanın uluslararası alanda önlenmesi amacıyla kurulmuştur. FATF yayınladığı Tavsiye Kararı, kara para aklama ve terörün finansmanı ile mücadele için yasal, finansal ve uluslararası işbirliği konularında üye ülkelerce uyulması gereken standartları içermektedir. Bu tavsiyeler şunlardır;
Ülkeler kara para aklamayı suç saymalı ve kara para aklama suçunu en geniş şekilde yorumlayarak bütün ağır suçlara uygulamalıdır.
Finansal kuruluşların isimsiz veya bariz şekilde sahte isimlere ait hesap bulundurması yasaklanmalıdır. Müşterini tanı tedbirleri alınması gerekmektedir. Bu tedbirler;
• Müşterinin kimlik tespitinin yapılması ve bu müşteriye ait kimlik bilgilerinin güvenilir, bağımsız bir kaynaktan belge, veri ya da bilgiler kullanılarak teyit edilmesi,
• Gerçek faydalanıcının kimliğinin tespit edilmesi ve finansal kuruluş tarafından gerçek faydalanıcının kim olduğundan emin olacak şekilde kimliğinin teyidi için makul tedbirlerin alınması,
• İş ilişkisinin amacı ve gerçek niteliğinin kavranılması ve uygun olduğu ölçüde bunlar hakkında bilgi edinilmesi ve
• Gerçekleştirilmekte olan işlemlerin, kuruluşun müşterilerine ve gerektiğinde fonların kaynakları da dâhil olmak üzere bunların iş ve risk profillerine ilişkin bilgileri ile iş ilişkisine sürekli olarak dikkat gösterilmesi ve bu iş ilişkisi süresince gerçekleştirilecek olan işlemlerin detaylı şekilde incelenmesidir.
Finansal kuruluşların, yetkili makamlardan gelecek bilgi taleplerini hızlıca karşılayabilmek için, ulusal ve uluslararası işlemlere ilişkin bütün kayıtları en az beş yıl süreyle saklamaları zorunlu tutulmalıdır.
Bir finansal kuruluşun, fonların bir suç faaliyetinden elde edilen gelir olduğundan ya da terörün finansmanı ile ilgili olduğundan şüphe duyduğunda bu şüphelerini mali istihbarat birimine derhal bildirmesi kanunla zorunlu tutulmalıdır.
Avrupa Birliği
1) 4 No’lu Kara Para Aklama Direktifi
Büyük miktarda nakit ödemeler, kara para aklama ve terörün finansmanına karşı oldukça savunmasızdır. Bu tür nakit ödemelerin oluşturduğu riskleri hafifletmek ve kara para aklama ticaretini azaltmak için, mal ticareti yapan kişiler 10.000 EUR veya daha fazla nakit ödeme yaptıklarında bu Direktif kapsamına girerler.
Elektronik para ürünlerinin kullanımının giderek artması bu paraların banka hesaplarının yerine geçtiğini düşündürmektedir. Bu nedenle Direktifte düzenlemeler yapılmıştır. Üye Devletlerin, elektronik para ürünlerini belirli müşteri durum tespiti işlemlerinden muaf tutmalarına izin verilmektedir.
Müşterinin ve intifa hakkı sahibinin tanımlanması ve doğrulanması gibi önlemler alınmalıdır.
Risk azaltıcı koşullar olmalıdır. Elektronik para ürünlerinin münhasıran mal veya hizmet satın almak için kullanılmasından muaf tutulması gerekir ve elektronik olarak depolanan miktarın Kara Para Aklamayla Mücadele ve Terörizmin Finansmanıyla Mücadele kurallarının atlatılmasını engelleyecek kadar düşük olması gerekmektedir.
Yeni teknolojiler, işletmelere ve müşterilere zaman açısından verimli ve uygun maliyetli çözümler sağlar ve bu nedenle risk değerlendirilirken dikkate alınmalıdır. Yetkili makamlar ve yükümlü kuruluşlar, kara para aklamanın yeni ve yenilikçi yollarıyla mücadelede aktif olmalıdır.
2) 2005/60 EC sayılı AB Direktifi
Bu Direktifte sayılan bütün önleyici tedbirler terörizmin finansmanını da kapsayacak şekildedir.
Büyük miktarda nakit ödemelerin kullanılmasının kara para aklamaya ve terörün finansmanına karşı çok savunmasız olduğu defalarca kanıtlanmıştır. Bu nedenle, belirlenen eşiğin üzerinde nakit ödemelere izin veren Üye Devletlerde, ticari amaçla mal ticareti yapan tüm gerçek veya tüzel kişiler, bu tür nakit ödemeleri kabul ederken bu Direktif kapsamında olmalıdır. Kıymetli taşlar, metaller veya sanat eserleri gibi yüksek değerli mal satıcıları ve müzayedeciler, kendilerine yapılan ödemelerin nakit olarak 15.000 EUR veya daha fazla olduğu ölçüde bu Direktif kapsamındadır.
“Müşterini tanı” düzenlemesinin ilk defa yer aldığı bu Direktif, güven ve şirket hizmeti sağlayanları da kapsamaktadır.
Bu Direktif ile AB’nin 91/308/EC sayılı Direktifi yürürlükten kalkmıştır.
3) 2001/97 EC sayılı Direktif
Öncül suçlar ve yükümlü gruplarının kapsamı bu Direktif ile genişletilmiştir. Ağır suçların tamamı öncül suçlar kapsamına alınmıştır.
Mali kurumlar ve kredi kurumları dışında vergi danışmanları, kumarhaneler, noterler, emlak alım-satımı ile uğraşanlar, avukatlar kimlik tespiti yapmak, kayıtları saklamak ve şüpheli işlem bildiriminde bulunmakla yükümlü kılınmışlardır.
Üye Devletler, bu direktifte yer alan kişi ve kurumların iş ilişkisine girerken özellikle hesap açılırken ve kiralık kasa hizmeti verirken kanıtlara yardımcı olması amacıyla müşterilerinin kimliğini tespit etmeleri gerekmektedir.
Birleşmiş Milletler
1) Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı BM Sözleşmesi
Bu Sözleşme'nin amacı sınıraşan örgütlü suçların önlenmesi ve daha etkili bir şekilde mücadele edilmesi için işbirliğini geliştirmektir. Sözleşme, taraf devletlerden kara para aklama suçundaki öncül suçları; ağır suçlar, örgütlü suç grubuna katılma, yolsuzluk ve adaletin engellenmesi suçlarını da kapsayacak şekilde en geniş şekilde belirlenmesini istemiştir.
Bankalara ve diğer finans kuruluşlarına müşterilerinin kimliğini tespit etme, kayıtları saklama ve şüpheli işlem bildiriminde bulunma yükümlülüğü getirilmiştir.
Kara para aklama işleminin tespiti için ulusal bir mali istihbarat biriminin de kurulması gerektiği vurgulanmıştır.
2) Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı BM Sözleşmesi (Viyana Konvansiyonu)
Sözleşmede kara para aklama başlığı altında bir düzenleme yapılmamıştır. Uyuşturucu suçlarından ya da bu suçlara iştirakten kaynaklandığını bilerek malvarlığının edinilmesi, sahip olunması ya da kullanılması suç sayılmıştır. Bu konuda önlem alınması gerektiği düzenlenmiştir.
Sözleşmede müsadere tanımlanmış ve her bir taraf devletin uyuşturucu suçlarından elde edilen kazançların veya bu kazançlara karşılık gelen malvarlığının, müsadere edilebilmesi amacıyla gerekli önlemleri almaları öngörülmüştür.
3) BM Kara Para Aklamaya Karşı Politik Bildirge ve Eylem Planı
Uyuşturucu kaçakçılığı üzerinden kazanılan paranın aklanmasına karşı özel çaba güdülmesini öneren bir eylem planıdır. Bu amaç için, bölgesel ve alt bölgesel işbirliğini güçlendirmek gerektiğini savunmaktadır.
Avrupa Konseyi
1) Terörizmin Finansmanı ve Suçtan Elde Edilen Gelirlerin Aklanması, Aranması, Elkonması ve Müsaderesi Hakkında Avrupa Konseyi Sözleşmesi
Aklama suçunun yanı sıra terörizmin finansmanını da kapsamaktadır. Strazburg Konvansiyonu ile aynı hükümleri taşımaktadır.
2) Suç Gelirlerin Aklanması, Aranması, Zaptı ve Müsadere Edilmesi Hakkında Sözleşme (Strazburg Sözleşmesi)
Suçtan gelir elde edilmesinin önlenmesi amacıyla, suç gelirlerinin müsadere edilerek aklanmasının önlenmesi ve ayrıca bu amaçla uluslararası işbirliğinin sağlanması için bu Sözleşme imzalanmıştır.
Sözleşmede öncül suç tanımı yapılmıştır. Aklama suçlarının birisinin konusu olabilecek herhangi bir cezai suç öncül suç sayılmıştır. Tüm suçlar öncül suç olarak kabul edilmektedir. Sözleşme uyarınca taraf devletler, suçtan elde edilen gelirlerin veya suçta kullanılan malvarlığının ya da bunlara eşdeğerdeki malvarlığının müsadere edilebilmesi için gerekli olan yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır.
Basel Komitesi
1) Basel Komitesi İlkeler Bildirgesi
Bankalar ve diğer finansal kuruluşlar farkında olmadan suç faaliyetinden kaynaklanan parayı mevduat olarak kabul edebilir veya transferinde rol oynayabilir. Böyle işlemlerin arkasındaki amaç bu fonlardan yararlanan sahibi gizlemektir. Bildiri, bankacılık sistemi yolu ile para aklanmasının önlenmesine yardım amacıyla yayınlanmıştır. Mali sistemin suçtan kaynaklanan gelirler için bir kanal olarak kullanılmamasını sağlamak amacı ile bankalar, kurum hizmetlerinde bulunan bütün müşterilerinin gerçek kimliğini tespit etmek amacı ile makul çabayı göstermeleri gerekmektedir.
EGMONT Grubu
Ülkelerin ulusal kara paranın aklanmasıyla mücadele sistemlerini geliştirebilmelerine yardımcı olup, uluslararası bilgi değişiminin önündeki engelleri kaldırmak amacıyla 24 ülke tarafından kurulmuş bir gruptur. Hedeflere ulaşılması için somut adımlar atılabilmesi amacıyla “çalışma grupları” oluşturulmuştur. Egmont Grubu faaliyetlerini beş çalışma grubuyla sürdürmektedir. Bu gruplar mevzuat çalışma grubu, eğitim çalışma grubu, outreach çalışma grubu, operasyonel çalışma grubu ve bilgi teknolojisi çalışma grubudur.
Egmont Grubu çalışmalarında mali istihbarat biriminin tanımını yapmıştır. Mali istihbarat biriminin amacı, kara para aklama ve terörün finansmanı ile ilgili olarak mali bilgileri toplamak ve ilgili birimlere sevk etmektir.
Mali istihbarat birimleri arası bilgi değişimini daha kapsamlı ve sistematik hale getirmek için Egmont Grubu çalışmalar yapmıştır. En önemli çalışmalarından biri “Egmont Güvenlik Ağı” (Egmont Secure Web-ESW) olarak adlandırılan, mali istihbarat birimleri arası bilgi değişimi dahil, doğrudan ve hızlı bir iletişimi sağlayan bir bilgisayar ağı sistemi; diğeri ise sistematik olarak bilgi değişimini amaçlayan “Memorandum of Understanding-MOU” dur.