MÜDAFİ HAZIR BULUNMAKSIZIN İFADE ALINMASININ DELİL YASAKLARINDA DEĞERLENDİRİLMESİ

Hukuka aykırı şekilde ifade alınması ve sorgu yapılması CMK md.148’de düzenlenmiştir. Maddeyi incelediğimizde, öncelikle ifade alma ve sorguda şüphelinin-sanığın beyanı özgür iradesine dayanması gerekmektedir. Yasak olan yöntemler her türlü “bedensel veya ruhsal müdahale”  olarak anlaşılabilir. Aynı zamanda kanuna aykırı bir vaat ile ifade alınması da yasak yöntemler arasındadır.

CMK, CMUK’ta bulunmayan yeni delil değerlendirme yasağı getirmiştir. Müdafinin ifade alma bakımından önemli bir rolü bulunmaktadır. CMK md. 148/4 uyarınca müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade hakim veya mahkeme tarafından doğrulanmadıkça delil teşkil etmez. Sanık veya şüpheli ifadesini hakim veya mahkeme karşısında doğruladığını ifade etmedikçe müdafisiz alınan ifadeler kovuşturma aşamasında hükme esas alınamayacaktır. 

Sanığın veya şüphelinin üzerine yüklenen suç hakkında, delil olarak sadece sanığın veya şüphelinin ifadesi bulunması durumunda bu ifade müdafisiz alınmışsa ya da daha sonrasında hakim veya mahkeme tarafından doğrulanmamışsa delil olarak sayılamamaktadır. Delilin hukuka uygun şekilde elde edilip edilmediğini mahkeme res'en nazara almaktadır.

Bu şekilde elde edilen ifadelerin delil olarak değerlendirilmeleri mümkün olmadığından, reddi gerekmektedir. Hükmün bu tür yöntemlerle alınan ifadeye dayanması hukuka kesin aykırılık sayılır ve bozma sebebidir. 

148/4 Kapsamında Yargıtay Kararları

“Somut olayda her ne kadar sanığın kolluk ifadesinde, katılana hakaret ettiğini kabul etmesine rağmen bu ifadenin müdafi huzurunda alınmadığı, sanığın talimat mahkemesindeki duruşmada bu ifadesini doğrulamadığı, bu nedenle sanığın kolluk ifadesinin duruşmada okunamayacağı ve hükme esas alınamayacağı gözetilmeden hükme esas alınması...” (4. Ceza Dairesi 2020/10632 E.  ,  2020/18317 K)

 “Katılan ...’a yönelik hırsızlık suçundan kurulan hüküm açısından, sanık ... soruşturma aşamasında kollukta müdafisiz alınan savunmasında katılana yönelik hırsızlık eylemini iki kez gerçekleştirdiğini beyan etmiş ise de, yargılama sırasında ise katılana yönelik bir kez hırsızlık suçunu işlediğini beyan etmesi ve kolluktaki müdafisiz beyanını inkar etmesi nedeniyle CMK 148/4. maddesi nazara alınarak sanığın eylemini birden fazla gerçekleştirdiğine dair başkaca delil bulunmadığından, 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesi uyarınca cezasından artırım yapılması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması…” (17. Ceza Dairesi  2016/14141 E.  ,  2018/13602 K.)

“Sanığın, müdafii hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifadesinde, otobüste bulunan kaçak sigaraların kendisine ait olduğunu beyan ettiğinin belirtilmesine karşın mahkemede atılı suçlamayı kabul etmediği, bu durumda CMK'nun 148. maddesinin 4. fıkrası uyarınca kolluk ifadesinin hükme esas alınamayacağı gözetilerek; yerel mahkemece suç konusu sigaraların sanığa ait olup olmadığı konusunda otobüs şoförü ve varsa muavinin tanık olarak dinlenip, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizdir.” (Ceza Genel Kurulu 2013/309 E.  ,  2016/375 K.)

Telefon Et
Mail At
content