MİLLETLERARASI TAHKİM KANUNU

Küreselleşen dünyada ülkelerin karşılıklı olarak birbirleri ülkelerine yatırım yapması olağan hale gelmiştir. Bu nedenle yatırımların güvence altına alınması amacıyla iki ya da çok taraflı uluslararası sözleşmeler imzalanmış ve seçimlik bir yargı yolu olarak tahkimin etkinliğinin arttırılması amaçlanmıştır.

Milli mahkemelere gitmek konusunda bürokratik işlemlerin uzunluğu, uzmanlığın olmaması, ulusal mahkemelerin uluslararası alandaki etkinliklerinin sınırlı olması gibi sebeplerle ülkelerin çekinceleri bulunmaktaydı. Özellikle ulusal mahkemelerin yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi konusunda da çekingen davranması da ülkelerin tahkime yönelme sebeplerinden biridir.

Mevzuatımızda millî tahkim, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenirken yabancı hakem kararlarının tenfizi ise Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir.

Tüm bunların sonucunda, yabancılık unsuru taşıyan kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar ve ayrıca gerçek veya tüzel kişiler arasındaki uyuşmazlıkların milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesinin usul ve esaslarının belirlenmesini sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu (UNCITRAL) tarafından hazırlanan kanun örneği ve karşılaştırmalı uluslararası tahkim hukukundaki anlayış ve ilkeler esas alınarak 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu hazırlanmıştır.   

Kanunun amacı, milletlerarası tahkime ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Kanun, yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya Kanun hükümlerinin taraflar ya da hakem veya hakem kurulunca seçildiği uyuşmazlıkları kapsamaktadır. Bunun bir sonucu olarak taraflar tahkim yargılamasının tabi olduğu kuralları belirlemek noktasında anlaşmakta serbesttir.

Tahkim yeri Türkiye dışında olsa da, mahkemede tahkim itirazı ve anlaşması ile ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz hallerinde de yine bu kanun uygulama alanı bulacaktır. Ancak Türkiye’de bulunan taşınmaz mallar üzerindeki aynî haklara ilişkin uyuşmazlıklar ile iki tarafın iradelerine tâbi olmayan uyuşmazlıklarda bu kanun uygulama alanı bulmayacaktır.

Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesinin öngörülebilmesi yabancılık unsurunun bulunmasına bağlıdır. Dolayısıyla 1.1.2000 tarihli ve 4501 sayılı Kamu Hizmetleri ile İlgili İmtiyaz Şartlaşma ve Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklarda Tahkim Yoluna Başvurulması Halinde Uyulması Gereken İlkelere Dair Kanun uyarınca yabancılık unsurunun bulunduğu kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi de bu kanun kapsamındadır.

Milletlerarası Tahkim Kanunu tahkim anlaşmasına ilişkin düzenlemeler de barındırmaktadır. Tarafların, sözleşmeden kaynaklansın veya kaynaklanmasın aralarında halihazırda mevcut bir hukukî ilişkiden doğmuş veya ileride doğabilecek uyuşmazlıkların tümünün veya bazılarının tahkim yoluyla çözülmesi konusunda yaptıkları anlaşma tahkim anlaşması olarak tanımlanır. Bu anlaşma asıl sözleşmeye konan tahkim şartı ile yapılabileceği gibi ayrı bir sözleşme ile de yapılabilir. Bu anlaşmanın tahkim yargılamasına dayanak olması nedeniyle yazılı şekilde yapılması, anlaşmanın geçerlik şartıdır. Tarafların tahkim anlaşmasına uygulanmak üzere seçtiği hukuka veya böyle bir hukuk seçimi yoksa Türk hukukuna uygun olduğu takdirde tahkim anlaşması geçerli olacaktır.

Taraflar bu anlaşmaya karşı asıl sözleşmenin geçersiz olduğu ve tahkim anlaşmasının henüz doğmamış bir uyuşmazlığa ilişkin olduğu itirazında bulunamazlar.

Tahkim anlaşmasının konusunu oluşturan bir uyuşmazlıkta, dava mahkemede açılmışsa, karşı tarafça tahkim itirazında bulunulabilir. Tahkim itirazının ileri sürülmesi ve tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilişkin uyuşmazlıkların çözülmesinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilk itirazlara ilişkin hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Mahkeme tarafından, tahkim itirazının kabulü durumunda dava usulden reddedilecektir.

Kanunda hakemlerin seçilmesi yöntemi belirtilmiş, hakemlerin seçim usulünün taraflarca belirlenmesine karşın, hakem seçiminin yapılamaması durumunda taraflardan birinin isteği üzerine hakem veya hakem kurulunun seçiminin asliye hukuk mahkemesi tarafından yapılabileceği belirtilmiş ve bu seçimde esas alınacak hususlar açıklanmıştır.

Taraflar, hakem veya hakem kurulunca tahkim yargılamasında uygulanacak yargılama kurallarını serbestçe belirleyebilirler.  Taraflar bu belirlemede, bir kanuna, milletlerarası veya kurumsal tahkim kurallarına yollama yapabilirler. Taraflar bu konuda herhangi bir anlaşma yapmamışlarsa tahkim yargılaması bu Kanuna göre yürütülecektir.

Hakem kararına karşı yetkili asliye hukuk mahkemesinde yalnızca iptal davası açılabilir. Bu dava öncelik ve ivedilikle görüşülecektir. İptal davası için bu Kanunun 15. Maddesinde belirtilen nedenlerden en az birine dayanılabilir. Bu nedenler dışına çıkılamaz.

İptal davası, hakem kararının veya düzeltme, yorum ya da tamamlama kararının taraflara bildirildiği tarihten itibaren otuz gün içinde açılır.  İptal davasının açılmasının kendiliğinden hakem kararının icrasını durdurur. Taraflar, iptal davası açmaktan kısmen ya da tamamen feragat edebilirler.

Dava sonundaki karara karşı sadece temyiz yolu mümkündür. Temyiz incelemesi de 15. maddede sayılan nedenlerle sınırlı olup öncelikle ve ivedilikle karara bağlanır.

Bu Kanunla düzenlenen konularda, açıkça yollama yapılması hallerinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Yani aksine hüküm bulunmadıkça, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanmayacaktır.

İlgili Yargıtay Kararları

15. Hukuk Dairesi         2019/2759 E.  ,  2020/685 K.  20.02.2020

“Dava, hakem kararının iptâli kararının kesinleşmesinden sonra karşı tarafın yeniden tahkime başvurmasının HMK 439/2. maddesine aykırılık teşkil ettiğinin tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki sözleşmenin 67/2. maddesinde sözleşmeden doğabilecek her türlü ihtilafın 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu uyarınca tahkim yolu ile görüleceğinin taraflarca kabul edildiği, adı geçen Kanun’un 15-A.1.d bendinde hukuka aykırı olarak yetkili veya yetkisiz olduğuna karar verilmiş olmasının iptâl nedenleri arasında sayılmış, olması karşısında hakem veya hakem kurulunun yetkili veya yetkisiz olduğuna karar verme yetkisi hakem heyetine ait olduğundan ilk derece mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğundan reddi yerine yazılı gerekçe ile reddinde isabet bulunmamakla birlikte verilen ret kararı sonucu itibari ile doğru olduğundan 6100 sayılı HMK’nın 370/4. maddesi uyarınca ret gerekçesinin bu şekilde değiştirilerek kararın değiştirilmiş şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,…”

19. Hukuk Dairesi         2017/279 E.  ,  2018/6234 K. 03.12.2018

“Davacı vekili, davalı ile 22.04.2014 tarihli satış sözleşmesi imzalandığını, buna göre davalının sözleşmede belirlenen ... menşeli ürünü ... Limanı’nda satın almayı kabul ettiğini, davacının sözleşmeye uygun olarak gemiyi hazır bulundurduğunu, davalının 27.05.2014 tarihine kadar bekleyerek ürünü almadığını ve fatura bedelini de ödemediğini, ürünün başka bir alıcıya satıldığını, davacının eksik tahsilat yapmak durumunda kaldığını, geminin beklemesi nedeniyle demuraj-detention ödemek zorunda kaldığını iddia ederek uğradığı zarar karşılığı bir miktar alacağının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, sözleşmedeki Tahkim Kuralı No:125 çerçevesinde Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi bulunmadığını, davanın Londra’da görevli hakem heyetine gönderilmesini, davacının getirdiği ürünün sözleşme kriterlerine uygun olmadığını, davacının ibraz ettiği fatura değerinin gerçek olmadığını, davalının ayıplı ifaya zorlanamayacağını, ayıplı ürün nedeni ile davalının da zararı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen 22.04.2014 tarih ve ... numaralı satış sözleşmesinin tahkim maddesinde tahkim şartı bulunduğu, uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözüleceği ve tahkim şartlarını gösterdiği gerekçeleri ile davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…”

Telefon Et
Mail At
content