TENFİZ EDİLMEMİŞ YABANCI MAHKEME KARARLARININ İLAMSIZ İCRAYA KONU OLMASI

Türk hukukuna göre yabancı ülke mahkemelerince verilen hukuk davalarına ilişkin kararların Türkiye’de icra olunabilmesi için Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekmektedir. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 50-57 maddeleri arasında yabancı mahkeme kararlarının tenfizi düzenlenmiştir. Yabancı mahkeme kararı hakkında yetkili Türk mahkemesinde tenfiz kararı verilmesi ile yabancı mahkeme kararı ilam niteliği kazanır. Yabancı mahkemelerden verilen ve Türkiye'de tenfizi kararlaştırılan ilamlar, Türk mahkemelerinden verilmiş ilamlar gibi uygulanır.

Kararın tenfiz edilmesinde hukuki menfaati bulunan herkes tenfiz kararı verilmesi isteminde bulunabilir. Tenfiz kararı verilmesi talep edilen yabancı mahkeme kararının MÖHUK md 54’de sayılan şartları taşıması gerekir. Bu şartlar;

a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma veya o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmü veya fiili uygulama bulunması gerekmektedir.

b) İlamın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmemiş olması gerekmektedir.

c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması gerekmektedir.     

ç) O yer kanunları uyarınca, tenfiz istemi yapılan kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş veya bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş olması ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması gerekmektedir.

Tenfiz kararına karşı temyiz yolu açıktır.

Türk hukukunda alacaklar için üç çeşit takip yolu bulunmaktadır. Bu takip yolları ilamsız icra, ilamlı icra ve rehnin paraya çevrilmesi yoludur.

İlamlı icra, bir mahkeme kararının gereğinin yerine getirilmesi için başvurulan bir takip şeklidir. Yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de icra edilebilir hale gelmesi için tenfiz kararının kesinleşmesi gerekir. Yabancı mahkeme kararlarının yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfizine karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde ilamlı icra takibi açılabilmektedir. Karar kesinleştikten sonra ilamlı icra takibi başlatılması halinde borçlu, borca itiraz edemeyeceği gibi takibi de durduramaz.

İlamsız icra ise bir mahkeme kararına dayanmaz zorunda olmadan alacaklının doğrudan icra dairesine başvurarak icra takibi başlatabildiği bir takip yoludur.  İlamsız icra yolu ikiye ayrılmaktadır, bunlar; genel haciz yolu ile takip, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip.

Genel haciz yoluna para ve teminat alacakları için başvurulup olup bu takipte herhangi bir belgenin dosyaya eklenmesi gerekmemektedir. Ancak takip bir belgeye dayanıyor ise bu belge de takip talebinde belirtilip, dosyaya eklenmelidir.

Tenfizi yapılmamış yabancı mahkeme kararına dayanılarak genel haciz yolu ile icra takibi başlatılabilir. Bu konuda herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20/09/2011 517/11139).  Ancak genel haciz yolu ile takip başlatılması halinde borçlu “borcun olmadığına dair” itiraz da bulunabilir. İtiraz üzerine icra takibi durur. İcra takibinin durması halinde alacaklı itirazın iptali davası açabilir. İtirazın iptali davası açılması halinde tenfiz edilmeyen yabancı mahkeme kararı kesin hüküm ya da kesin delil niteliğinde olmayacaktır. Bu durumda mahkemece işin esasına girilerek alacaklının alacağı olup olmadığı yönünde araştırma ve inceleme yapılarak karar verilmesi gerekecektir.

Tenfizi yapılmamış yabancı mahkeme kararına dayanılarak başlatılan takipte değinilmesi gereken bir diğer husus ihtiyati haciz talebidir.

İhtiyati haciz İcra ve İflas Kanunu md.257’de düzenlenmiştir. Kanuna göre ihtiyati haciz kararı verilirken aranacak şartlar ikiye ayrılmıştır; vadesi gelmiş alacaklar ile vadesi gelmemiş alacaklar.

 Vadesi gelmiş alacaklar için ihtiyati haczin talep edilebilmesinde şu şartlar birlikte aranır; alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve alacağın vadesinin gelmiş olması gerekir.

Vadesi gelmemiş alacaklar için ihtiyati haczin talep edilebilmesinde ise şu şartlardan herhangi birinin bulunması yeterlidir; borçlunun yerleşim yerinin bulunmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla hareket etmesi yani mal kaçırma eylemin girmesi veya girme ihtimalinin bulunması.

İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklının mahkemeye bu şartların bulunduğuna dair kanaat getirmesi gerekmektedir ( İİK md.258).

Tenfizi yapılmamış yabancı mahkeme kararının alacak hakkında mahkemeye kanaat getirmeye yeterli bir delil olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.

Yargıtay bazı kararlarında yabancı mahkeme tarafından verilen bir kararla tespit edilen alacak hakkında tedbir niteliğinde bulunan ihtiyati hacze karar verilmesinde, yabancı kararın tenfizi koşulunun aranmasına gerek olmadığı sonucuna ulaşmıştır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 25.10.2016 6937/4665)

Ancak Yargıtay’ın tenfiz edilmemiş yabancı mahkeme kararına istinaden alacağın varlığının ve muaccel olup olmadığının tespit edilemeyeceği, bu durumun yargılamayı gerektirdiği ve bu nedenle ihtiyati hacze karar verilemeyeceğine ilişkin kararları da vardır. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi  26.01.2015 7100/365)

Sonuç olarak tenfizi yapılmamış yabancı mahkeme kararı ilamsız icranın konusu olabilmektedir. Ancak ihtiyati haciz talebi yönünde Yargıtay’da görüş birliği bulunmamakta olup ilamsız icra takibi ile ilgili olarak ihtiyati haciz talep edilmesi durumunda, mahkemece ihtiyati hacze karar verilebilmesi için, alacaklının yabancı mahkeme kararından başka deliller ile alacağın varlığını ispat etmesi gerekebilir.

Telefon Et
Mail At
blog_detay