AVRUPA BİRLİĞİNİN KURULUŞU AMAÇLARI VE YAPISI

Avrupa Birliği Tarihsel Süreç

İkinci Dünya Savaşı, oluşturduğu yıkımla hukuk,insan hakları, modern devlet hatta pozitif bilimlere dair kuralların hepsinin sorgulanmasına sebep olmuştur. Savaşın ardından Avrupa, barış ve istikrarı sağlamak; soykırım ve  büyük yıkımları önlemek amacıyla uluslararası farkındalık ve teminata ulaşma amacıyla hareket etmiştir. Savaşın getirdiği yıkım şehirler anlamında fiziksel ve aynı zamanda ekonomiktir. Avrupa’da şehirlerin yeniden yapılandırılmasını sağlamak ve ekonomik işbirliğiyle kalkınmayı gerçekleştirmek için çeşitli girişimlerde bulunulmuştur. ABD dışişleri bakanı George Marshall tarafından ortaya atılan bu imar ve kalkınma planı, ‘Marshall Planı’ olarak anılmış ve ABD tarafından finanse edilmiştir. Marshall Planının uygulanması ve ABD’den gelen yardımın dağıtımı için sonraları Savaşta büyük hasar gören Avrupa'nın yeniden imarı için, Amerika tarafından finanse edilen Marshall Planı çerçevesinde, Avrupa ülkelerine ekonomik yardımlar yapılmış ve bu yardımların koordinasyonunu sağlamak için, sonradan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) olarak adlandırılan, Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (OEEC) kurulmuştur. ABD, SSCB’ye karşı sınır güvenliğini korumak ve Avrupa ülkeleriyle SSCB’nin siyasi yakınlaşmalarını önlemek için de Marshall Planını ülkeler üstü birlik meydana gelecek şekilde uygulamaya koymuştur.

Avrupa Birliğini Oluşturan Anlaşmalar

Avrupa kömür ve çelik sanayisinde bütünleşmesine yönelik ekonominin kalkınması ve barışçıl ortamın korunabilmesi amacıyla Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schuman tarafından plan oluşturulmuştur. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunu, Schuman Planı çerçevesinde, Fransa, İtalya, Hollanda, Lüksemburg ve Batı Almanya Paris Antlaşmasını imzalayarak 1951’de oluşturmuştur. Paris Antlaşması, kömür ve çelik sanayisinde ortak bir pazarın oluşturulması, ekonomik kalkınma, istihdam sağlanması ve yaşam standartlarının gelişmesi amaçlarını taşımaktaydı. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunu oluşturan bu antlaşmayla birlikte Yüksek Otorite, Genel Kurul ve AB Mahkemesi kurumları kurulmuştur. Yüksek Otorite ve Genel Kurul sonrasında sırasıyla Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu olarak anılmıştır. Paris Antlaşması, Temmuz 2002’de ilga edilmiştir.

Avrupa Atom Enerjisi Topluluğunun kurulması ve Avrupa Ekonomik Topluluğunu Kurulmasını sağlayan 1957 yılında imzalanan Roma Antlaşması da Avrupa Birliği’nin oluşmasında önemli  etkilere sahiptir. Avrupa nükleer sanayinin kurulması ve geliştirilmesi, nükleer enerji için güvenlik standartlarının belirlenmesi, atom enerjisinin barışçıl amaçlarla kullanılmasının sağlanması hedeflerinin devletler üstü birlikle gerçekleştirilmesi için anlaşma sağlanmıştır. Roma Antlaşmasıyla belirlenen esas ve standartların denetimi için Genel Kurul, Komisyon, Mahkemeler ve Avrupa Parlamentosu kurumlarının hizmet vermesi belirlenmiştir. Ekonomik kalkınma için kurulan Avrupa Ekonomik Topluluğu hedefleri; Gümrük birliği ve serbest dolaşımlı pazar, ortak tarım politikaları geliştirilmesi olarak belirlenmiştir. Avrupa Ekonomik Topluluğunun kurumsal yapısı, Bakanlar Konseyi, Geçici Temsilciler Komitesi, Parlamentodan oluşturulmuştur.

1967’de imzalanan Birleşme Anlaşmasıyla, Paris Antlaşması ve Roma Antlaşmasıyla oluşturulan toplulukların kurumsal yapısı bir araya getirilmiştir. Bakanlar Konseyi ve Komisyon, topluluklar için  ortak hale getirilmiş olup Avrupa Parlamentosu ve AB Mahkemesi ise öncesinde olduğu gibi faaliyetine üç topluluk için birlikte devam  etmiştir.

Belçika, Almanya, Fransa, Lüksemburg ve Hollanda ülkeleri arasında 1985’te imzalanan Schengen Antlaşması, ortak sınır kontrollerinin aşamalı şekilde kaldırılmasını öngörüp zamanla gelişerek Schengen müktesebatı olarak anılmış ve AB’nin sınırlarını oluşturmuştur. 1995 yılında yürürlüğe giren Schengen Sözleşmesi, 1999 yılında AB hukukuna Amsterdam Antlaşmasıyla dahil olmuştur.

Lüksemburg’da imzalanıp 1987’de yürürlüğe giren Avrupa Tek Senedi, Avrupa Ekonomik Topluluğunun amaçlarını gerçekleştirmek adına topluğun kurumlarını geliştirmek, serbest dolaşımı sağlayan iç pazar düzenlemesi için yeni uygulamalar oluşturmak, dış politikada üye devletlerle birlikte hareket etmek amaçlarına hizmet etmektedir.

1993’te yürürlüğe giren Maastricht Antlaşmasıyla, işbirliği ve ortak politikalar için yeni formlar belirlenmiş, Avrupa Ekonomik Topluluğunun ismi Avrupa Topluluğu şeklinde değiştirilmiş ve Avrupa Birliği vatandaşlığı kavramı ortaya atılmıştır.

26 Şubat 2001’de imzaladığı halde 1 Şubat 2003’ yürürlüğe giren Nis Antlaşması, Avrupa Birliği kurumlarını üye sayısının artmasına hazırlamayı amaçlamıştır. Avrupa Parlamentosunun oy dağılımı değiitirilip bazı maddeler için oybirliği ilkesinden vazgeçilip nitelikli çoğunluk uygulanma kararı alınmıştır.

Avrupa Birliği’ni oluşturan antlaşmaları tek metin haline getirmek; AB’nin tüzel kişiliğini ortaya koymak, temel haklar ve ortak politikalar üzerinde uzlaşmak amacıyla üye devletlerin anayasalarına uygun anayasal bir metin oluşturulmak istenmiştir. Söz konusu anayasa metin üzerinde uzlaşılıp 18 üye devlet tarafından da imzalanmıştır. Ancak metin Fransa ve Hollanda tarafından  imzalanmadığı için taslak olarak kalmış hiç yürürlüğe girmemiştir.

Lizbon Antlaşması, 13 Aralık 2007’de imzalanıp 1 Aralık 2009'da İrlanda, Polonya ve Çekya’nın çeşitli sebeplerle diğer üye devletlerden daha sonra onaylamalarıyla yürürlüğe girmiştir. Lizbon Antlaşmasıyla birlikte, AB’ye tüzel kişilik kazandırılması ortak politikaların arttırılması, İngiltere ve Polonya hariç üyelerde Temel Haklar Şartı’nın zorunlu hale gelmesi, dilekçe verme hakkıyla Komisyon’a öneri verme mekanizması, terör, felaket halinde işbirliği yapılması ve bazı kurumsal yapı değişiklikleri gerçekleşmiştir.

Avrupa Birliği Kurumları ve Fonksiyonları

  • Avrupa Parlamentosu

Yasama gücünü Konsey ile birlikte kullanan AP, 1979 yılında ilk doğrudan üye seçimini yapmıştır. AP üyeleri, bir ülkenin 6-96 arasında temsilci sayısıyla sınırlandırılmakla birlikte 751 kişiden oluşur. AP’de yer alan 23 farklı komitede, farklı politikalar yürütülmekle birlikte komitelerin esas görevi kanun hazırlamaktır. 28 üye devletin, cinsiyet eşitliği ve gizli oy usulü gözetilmekle birlikte her ülkenin kendi belirleyeceği şekilde seçilen temsilcileri 5 yıl süreyle görev yaparlar. AP’nin yetkileri; yasama erkine dair yetkiler, aday gösterme, bütçe kaynaklı haklar,  kontrol hakları, soruşturma komitesi, Avrupa ombudsmanı ve güvenoyu olarak belirlenmiştir.

  • Avrupa Konseyi

Avrupa Konseyi, üyelerin Cumhurbaşkanı, Başbakan ya da Başkanlarından oluşan ve yasama erkine sahip AB organıdır. Avrupa Konseyi, AB’nin kurumsal yapısına dahil olmasa da resmi olmasa da Devlet veya hükümet başkanların yılda bir kez toplanmasıyla oluşmuştur. Avrupa Tek Senedi bu toplantılara kurumsal bir kimlik kazandırmıştır. Karar alınması, oybirliği ve nitelikli çoğunluk usulüyle gerçekleşmekte olup istisnai hallerde oy çokluğu uygulanır.

  • Konsey

Konsey, AB’nin yasama organlarından biri olup AP ve insan haklarının savunulması için kurulan Council of Europe’tan farklıdır. Konsey’in görev ve yetkileri; kanunlaştırma için onay vermek, AB bütçesini kabul etmek, AB’nin kurumsal yapısına dair denetimi sağlamak, AB politikasını hazırlamak ve koordinasyonu gerçekleştirmektir. Konsey’de kararlar genellikle nitelikli çoğunluk usulüne göre alınmaktadır.

  • Komisyon

AB’nin yürütme organı olmakla birlikte başlıca görevleri; mevzuatın uygulanmasını denetlemek, AB hukukunun üye devletlerce uygulanmasını sağlamak, bütçenin dağıtımını  sağlamak, AB programını yönetme ve ortak dış ve güvenlik politikasının dışında dış ilişkide temsildir. Üye devletleri temsilen birer komisyon üyesi ve komisyon başkanı yürütme erkini kullanır.

  • Avrupa Birliği Mahkemesi

AB mevzuatını uygulamak ve üye devletlerin uygulamasını denetlemek amacıyla AB mahkemesi bulunmaktadır. AB yargısı;  AB Mahkemesi, Genel Mahkeme ve Uzmanlık Mahkemelerinden oluşur.

AB’nin antlaşmalarının yorumlanıp uygulanmasında hukuka uygunluğu denetleyen kurum AB Mahkemesidir. AB Mahkemesinde her üyeye birer hakim bulunmakla birlikte farklı hakim sayılarında oluşan daireler vardır.

Genel Mahkeme, Lizbon Antlaşması’ndan önce İlk Derece Mahkemesi adını taşımaktaydı. Genel Mahkeme, AB kurumları ve organlarının işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ve Komisyon, Konsey kararlarına karşı davalarda görev yapar. Ancak AB kurumları ve memurları arasındaki uyuşmazlıklardan oluşan iş ilişkisiyle ilgili davalarda İlk Derece Mahkemesi olarak hareket etmektedir. Hakim sayısının 2019’da 56’ya yükselmesi planlandığı halde 2020 itibariyle Genel Mahkeme bünyesinde 51 hakim bulundurmaktadır.

AB yargı sisteminde, Genel Mahkeme’nin iş yükünden dolayı adil yargılanma hakkının gereği gibi gerçekleştirilememesi değişikliğe gidilmesine sebep olmuştur. 2015 yılında yapılan bu kurumsal değişiklik ‘2015 Reformu’ olarak anılmaktadır. 2015 Reformu uyarınca Genel Mahkemenin hakim sayısı arttırılmış ve Uzmanlık Mahkemesi kurulmuştur.  Uzmanlık Mahkemesi olan Avrupa Birliği Kamu Personeli Mahkemesi’nin, 2016 yılında faaliyetine son verilip bir Genel Mahkeme haline getirilmiştir. Ancak AB yasama organlarının kararıyla tekrar Uzmanlık Mahkemesi kurulabilir.

Avrupa Birliği, çeşitli antlaşmalar ve gerek görevleri değişen gerekse faaliyetleri birleştirilen organlarla varlığını inşa etmiştir. Barış ve istikrarın tesis edilmesi, savaş yıkımının fiziksel ve ekonomik olarak etkilerini ortadan kaldırılması olan kuruluş amacı yıllar içinde gelişerek yeniden boyutlandı. Avrupa Birliği ortaya koyduğu gelişim ve değerlerle üye devletler yararına küresel politikalar geliştirip bünyesindeki organ ve kurumlarla faaliyetlerini sürdürmektedir. Avrupa Birliği’nin 21. yüzyıldaki  hedefleri ise barış ve istikrarı sürdürmek, Avrupa vatandaşlarının güvenlik ve refahını korumak, küresel dünyada Avrupa’nın değerlerini yaşatmak ve kimliğini korumak olarak açıklanmaktadır.

Telefon Et
Hemen Yaz
Mail At
blog_detay