Uluslararası Ticarette Alım-Satım Sözleşmesi
Dış ticaret, uluslararası bölgeler arasında karşılıklı alım-satım ya da hizmet alışverişine denir. Dış ticaretin temelini menkul malların ihracatı veya ithalatına ilişkin alım-satım sözleşmeleri oluşturmaktadır.
Sözleşme, taraflardan birinin diğer tarafa bildirdiği şartların kabul edilmesiyle bağlayıcı hale gelir. Taraflar emredici hükümlere uymak şartıyla sözleşmeyi istedikleri gibi yapabilirler. Ancak sözleşmede taraflar, taraf yükümlülüklerini ve haklarını belirtmekle yükümlüdür. Malların bir yerden başka bir yere taşınmasında yükümlülüklerin ne olacağı, yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda risklerin nasıl bölüşüleceği, taşıma sırasında malların kaybolması veya hasar görmesi halinde riskin hangi tarafa ait olacağı sözleşmede açıkça belirtilmelidir. Ayrıca, hukuki açıdan malların alıcıya teslim olayının nasıl oluşacağı, yani hangi durumlarda satıcının yükümlülüklerini gerçekleştirmiş sayılacağı hususlarının gösterilmesi gerekir.
Alım-satım sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması gerekmektedir. Yazılı sözleşmelerin tarafları bağlamalarının yanı sıra, herhangi bir anlaşmazlık durumunda da ispat kuvveti yüksektir.
Uluslararası ticaret sözleşmelerinde taraflar arasında uyuşmazlıklar doğabilir. Taraflar, ticari ilişkilerinden dolayı aralarında oluşabilecek uyuşmazlıkların çözümünü mahkemelere bırakabilecekleri gibi, kendi tercihleri ile anlaşmazlığın çözümü için başka yöntemlere (dostane çözüm, arabuluculuk veya tahkim) başvuracaklarını da kararlaştırabilirler. Ayrıca tarafların sözleşme yaparken anlaşmazlık durumunda hangi ülkenin mevzuatının uygulanacağı konusunda bilgi sahibi olmalı gerekir. Çünkü her ülkenin düzenlemiş olduğu hükümler farklı sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir.
Bir alım-satım sözleşmesinde malın cinsi, nevi ve kalitesi, malın miktarı, malın fiyatı, malın teslim yeri ve zamanı, ödeme yeri ve zamanı, ödeme şekli, anlaşmazlıkların nasıl çözüleceği taraflarca karara bağlanmalıdır.
Uluslararası Ticarette Karşılaşılabilecek Riskler Nelerdir?
Risk, zarar veya kayıp durumuna yol açabilecek bir olayın ortaya çıkma olasılığının bulunmasıdır. Uluslararası ticarette karşılaşılabilecek riskler mala ilişkin riskler, ödemeye ilişkin riskler ve piyasa riskidir.
Mala ilişkin riskler;
Satış sözleşmesi hükümlerine göre malın ihracatçının sorumluluğunda olan teslim noktasına kadar getirilmesi sırasında oluşabilecek her türlü riskler ihracatçıya, teslim noktasından sonraki zararlar ise ithalatçı şirkete aittir. Mala ilişkin riskler hakkında ihracatçı veya ithalatçının gerekli tedbirleri alması gerekmektedir.
Ödemeye ilişkin riskler;
Uluslararası ticarette, karşı tarafın ödemeyi yapamamasına durumunda ortaya çıkan risktir. Bunlar; ithalatçının ödeme yapmaktan kaçınması (ticari risk), veya ithalatçının ödeme yapmak istemesine rağmen, ithalatçının ülkesinin konvertibl döviz yetersizliği nedeniyle para transferinin yapılmasının mümkün olamaması (transfer riski), veya ödemelerin üstüne bir takım vergilerin getirilmesi (mali riskler), veya ihracatçının sevk belgelerini doğru hazırlamaması (dokümantasyon riski) sonucu, mal bedelinin ödenmesinin gecikmesi veya tamamen ortadan kalkmasıdır. Ayrıca aracı bankanın, yurt dışından gelen dövizleri zamanında haber vermemesi, ihracat belgelerini dikkatli incelememesi ya da kaybetmesi, karşı bankanın ihracat dokümanlarını mal bedelini tahsil etmeden teslim etmesi de ödemeye ilişkin banka risklerindendir.
Bu riskler, yalnızca ihracatçı ve ithalatçıyı değil, aracı finansman kuruluşlarını ilgilendirmektedir. Bu risklerin ortaya çıkması durumunda, aracı finansman kuruluşları da verdikleri kredileri geri alamayabilir. Bu risklerin yönetimi için, uluslararası ticarette kullanılan en aktif yöntemler; etkili bir sözleşme, sağlam ödeme sistemleri, akreditifler, banka havaleleri, dış ticarette kullanılan finansman teknikleri (forward, leasing vb), kur riskinden korunmak için vadeli opsiyon borsaları vb. yöntemlerdir.
Piyasa riski
Piyasa riski; bir şirketin mali yapısının, piyasa fiyatlarındaki dalgalanmalar veya piyasalardaki zıt yöndeki fiyat hareketlerinden dolayı karşılaşabileceği risktir. İhracatçı bu riskten korunmak için; alıcı hakkında araştırma yapmalı, iyi bir sözleşme yapılmalı, ihracat kredi sigortası ve taşıma sigortası yaptırmalıdır. Ayrıca Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasından (VOB) ve faktoring, forfaiting, leasing gibi alternatif finansman yöntemlerinden yararlanılabilir.
Uluslararası Ticari Uyuşmazlıkların Çözüm Yolları Nelerdir?
Uluslararası ticari iletişimden doğan uyuşmazlıkların giderilmesine yönelik çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Taraflar bu uyuşmazlıkların çözümünü seçmekte serbesttir.
Taraflar uyuşmazlık konusunda mahkemeye başvurabileceği gibi alternatif uyuşmazlık çözümü yollarına da başvurabilmektedir.
Uluslararası ticari uyuşmazlıklar taraflardan birinin sözleşmede anlaşılması üzerine vatandaşı olduğu devletin mahkemelerinde çözümlenebilir. Ancak, taraflar arasındaki uluslararası ticari bir uyuşmazlığın devlet mahkemelerinde çözümlenmesinin bir takım riskler ortaya çıkarmaktadır. Zira milli mahkemenin kendi vatandaşı olan tarafı kayırabileceği gibi, tarafsız ve objektif olamayacağı, yargılamanın uzun sürebileceği ve pahalı olabileceği, uzmanlık gerektiren hususlarda yetersiz kalabileceği gibi riskler bulunmaktadır.
Alternatif uyuşmazlık çözümleri yargılama yoluna göre daha avantajlıdır. Bu avantajlar;
Taraflar uyuşmazlık çözüm sürecine doğrudan katılırlar ve özellikle sonucun elde edilmesinde rol oynarlar,
Uyuşmazlık çözüm sürecinde gizlilik ilkesi geçerli olduğu için, taraflar arasındaki ilişkiler zarar görmeden devam edebilir,
Uyuşmazlıklar daha az maliyetli ve daha hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulur,
Her iki tarafın da tatmin edilmesini amaçlayan bir anlayış mevcuttur,
Daha esnek ve daha ılımlı bir süreçtir bu nedenle yaratıcı çözümler ortaya konulabilir,
Uyuşmazlık konusu, uzman kişilerce incelenebilir ve değerlendirilebilir.
Alternatif Uyuşmazlık Yöntemleri Nelerdir?
Müzakere
Müzakere sistemi, herhangi bir uyuşmazlık durumunda tarafların veya temsilcilerinin bir araya gelerek çözüm aramalarıdır. Ayrıca üçüncü bir kişi müzakere yolunda hiçbir şekilde uyuşmazlık çözümüne müdahalede bulunamaz. Bu nedenle tamamen tarafların kontrolünde gerçekleşen ve alternatif uyuşmazlık çözüm yolları arasında en az resmi olan yöntemdir.
Arabuluculuk
Arabuluculuk yönteminde arabulucu kişi tarafları bir araya getirerek dinler ve uzlaşma protokolü hazırlar. Uzlaşma protokolünün taraflarca kabul edilip imzalanmaması durumunda uzlaşma protokolü tarafları bağlamaz. Arabulucu tarafları bağlayıcı bir karar vermez.
Hakem-Bilirkişilik
Kişiler, birbirleri arasındaki sözleşmenin ifası sırasında ortaya çıkacak teknik sorunların çözümlenebilmesi için uzman bir kişiyi görevlendirebilir. Bu kişiye hakem-bilirkişi denmektedir. Hakem-bilirkişinin incelemeleri sonucunda uyuşmazlık çözümlenirse ve taraflar ikna olur ise uyuşmazlık yargıya taşınmadan çözülmüş olur. Taraflar hakem-bilirkişinin kararının bağlayıcı olduğu şartını sözleşmeye ekleyebilir.
Kısa Yargılama-Kısa Jüri Yargılaması
Kısa yargılama, bir yargılama olmamakla birlikte müzakere, arabuluculuk ve tahkimin birleştirilmesinden oluşan plânlı bir uyuşmazlık çözüm sürecidir. Kısa yargılamanın tarafları, kısa yargılamanın işleyiş şeklini belirler. Taraflar gizlilik konusunda bir anlaşma yapabilecekleri gibi ayrıca, her bir tarafın duruşmalarda ne kadar bilgi ve belge sunacağını belirleyebilirler. Kısa yargılamada her zaman, bütün uyuşmazlık çözüm süreci boyunca taraflara yardımcı olması için tarafsız bir danışman seçilir.
Kısa Jüri Yargılaması, içinde jüri olan bir kısa yargılamadır. Kısa jüri yargılaması genellikle, görülen bir davada tahkikat aşaması tamamlandıktan sonra veya davanın duruşmadan önce çözülemeyeceği anlaşıldığında kullanılır.
Tahkim
Tahkim, uyuşmazlığa düşmüş olan iki tarafın, anlaşarak, uyuşmazlık çözümünü özel kişilere bıraktığı ve uyuşmazlığın özel kişiler tarafından incelenip karara bağlandığı bir yöntemdir. Bu uyuşmazlığı çözecek kişilere hakem denilmektedir.
Tahkim şartı sözleşmede yer alabileceği gibi aynı zamanda tahkim sözleşmesi şeklinde de karşımıza çıkabilmektedir. Tahkim kanunun yasaklamadığı konularda başvurulabilecek bir yoldur. Tahkimin geçerli olabilmesi için tarafların tahkim hakkında iradelerinin açıkça belirtmesi gerekmektedir. Sözleşmede hakem tayininin yapılması şarttır.
Satıcı ve alıcı, sözleşme yaparken “ad hoc tahkim” veya “kurumsal tahkim” olmak üzere iki tür tahkim seçebilir.
Ad Hoc Tahkim
Ad hoc tahkim, tarafların bir tahkim şartı veya bir tahkim sözleşmesi yaparak, hakemlerin seçimine, esasa ve usule uygulanacak kuralları kendileri tespit etmesidir. Bu halde, taraflar, kendi ihtiyaçlarına göre uygulanacak tahkim usulünü belirlemektedir. Diğer taraftan, taraflar, sözleşmelerinde bazı kuruluşların hazırladığı tahkim kurallarına atıfta bulunarak da bu yolu kararlaştırabilmektedirler.
Ad hoc tahkimde, başkan seçimi önemlidir, zira hakemlerin anlaşamaması durumunda sonucu başkan belirlemektedir.
Kurumsal Tahkim
Bir kurum tarafından önceden belirlenmiş kurallara göre yapılan ve kurallara uygunluğun ilgili kurumca teminat altına alınan tahkime, kurumsal tahkim denir. Bu tür tahkimde uyuşmazlığın çözümünde tahkimi yöneten, sekreterlik hizmetlerini yerine getiren dolayısı ile organizasyon ve tüzük sunan daimi bir kurum mevcuttur. Ticari anlaşmazlıkların giderilmesi için en fazla başvurulan kurumsal tahkim şekli Milletlerarası Ticaret Odası (ICC)'nın “Uzlaştırma ve Tahkim Hükümleri” ile Birleşmiş Milletler Uluslararası Hukuk Komisyonu (UNCITRAL)’nun “Tahkim Kuralları”dır.
Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) Tahkim Kuralları
Uluslararası ticaretin gelişmesi için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC), 1919 yılında Paris’te kurulmuştur. Milletlerarası Ticaret Odası (ICC), milletlerarası ticari ve ekonomik uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümlenmesi için 1923 yılında Uluslararası Ticaret Tahkim Divanı adı ile bir mahkeme kurmuştur. ICC Tahkim mahkemesi doğrudan uyuşmazlığı çözen sürekli bir hakem mahkemesi değildir. Uyuşmazlığı doğrudan çözecek olan hakem veya hakem heyeti her bir somut durumda tarafların iradesi ya da tarafların yetkilendirdiği durumlarda Tahkim Divanı tarafından oluşturulmaktadır. Hakem heyetlerinin çalışmaları, her ay üç veya dört kez toplanan ICC Milletlerarası Tahkim Divanı tarafından izlenmektedir.
ICC ticari uyuşmazlıklarda malın teslim şekillerini ifade eden ve ticari sözleşmelerde kullanılabilen bir dizi kavram geliştirmiştir (Incoterms). Her bir kavramın tarafların ticari yükümlülüklerini açıkça ortaya koyması şeklinde, terimlerin farklı yorumlanmasından kaynaklanabilecek uyuşmazlıkların ortaya çıkmasının önlenmesi amaçlanmıştır.
Ticari sözleşmelerde “Incoterms Kuralları” uygulanmasını isteyen tarafların, yapacakları sözleşmelerde bu kuralların geçerli olacağını belirtmeleri ve herhangi bir uyuşmazlık ortaya çıkması durumunda bu uyuşmazlığın, Milletlerarası Ticaret Odası (ICC), Tahkim Divanı tarafından çözümlenmesi hususunu kararlaştırmaları gerekir. Bu Divan’a başvurabilmek için tarafların açıkça belirtmeleri gerekmektedir.
UNCITRAL Tahkim Kuralları
Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu (UNCITRAL) tarafından 1976 yılında kabul edilen tahkim kuralları, dünya çapında ticari uyuşmazlıklarda kullanılmaktadır. UNCITRAL kuralları saptarken, tüm mevcut uluslararası tahkim sözleşmelerini ve çeşitli ülkelerdeki yürürlükte bulunan önemli tahkim kurallarını göz önünde tutmuştur. UNCITRAL Tahkim Kuralları, bir tahkimin idaresini şart koşmamıştır ancak mevcut bir tahkim kurumunun kararlaştırılmış bir yetkili sıfatıyla hizmet edebileceğini ve taraflara hakem tayini yönteminde yardımcı olabileceğini benimsemiştir.
Diğer Tahkim Merkezleri
Bazı ticaret odaları kendi tahkim kurallarını oluşturmuşlardır. Bunlara örnek olarak, Londra Ticaret Odası'nca finanse edilen “Londra Tahkim Divanı (LCA)”, Stockholm Ticaret Odası'nca tesis olunan “Tahkim Enstitüsü” verilebilir. Ülkemizde de İstanbul Tahkim Merkezi bulunmaktadır.
İstanbul Tahkim Merkezi, gerek Türkiye'de gerekse yurtdışında bulunan ticari şahıslar arasındaki uyuşmazlıkların kurumsal tahkim yoluyla bağlayıcı, nihai ve icra edilebilir olarak çözümlenmesi için yargılama hizmeti sunmaktadır.
Önemli bazı birlikler de uğraşı alanlarına giren uyuşmazlıklarda tahkim kuralları oluşturmuşlardır. Örneğin: Yağlı Tohumlar ve Hayvani Yağlar Federasyonu (Federation of Oil Seeds and Fats Association-FOSFA) ve Hububat ve Yem Ticareti Birliği (Grain and Feed Trade Association-GAFTA) bunlar arasında yer almaktadır.
ABD'de kurulan Amerikan Tahkim Birliği (The American Arbitration Association - AAA) bir hakem sıfatıyla hareket etmemektedir. Tarafların anlaşmaları üzerine tahkimin idaresini üstlenmekte ve taraflara bir hakem listesi sunmaktadır.
Hakem Kararlarının Türkiye’de Tanınması
Uluslararası ticaretten kaynaklanan uyuşmazlıklarda yabancılık unsuru bulunduğundan dolayı Türk hakimi önüne gelen davada hangi hukuku uygulayacağını belirlemesi gerekmektedir. Uluslararası ticarete ilişkin uyuşmazlıklarda açılacak davalarda taraflar MÖHUK m.24 uyarınca uygulanacak hukuku seçmekte serbesttir.
Yabancı mahkemelerin hukuk davalarına ilişkin olarak vermiş olduğu ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de uygulanabilmesi için yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekir. Tenfizine karar verilen yabancı ilâmlar Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmlar yerine geçmektedir.
Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkında New York Sözleşmesi ile sözleşmeyi imzalayan birbirlerinin ülkelerinde usulüne uygun verilmiş hakem kararlarını kendi ülkesinde verilmiş gibi kabul etmesini ve uygulamasını öngörmektedir.
MÖHUK 60 ve 63 maddeler arasında yabancı hakem kararlarının Türkiye’de uygulanabilmesi düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre kesinleşmiş, icra kabiliyeti kazanmış ve taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararların Türk mahkemeleri tarafından tenfiz edilir.